Amerika Birleşik Devletleri’nde Lise Eğitimi
Amerika Birleşik Devletleri’nde lise eğitimi almak lisans ve lisans üstü eğitimler kadar popüler olmasa da binlerce ailenin tercih ettiği bir durum. Lisans ve lisans üstü eğitimler için bu ülke diğer ülkelerle kıyaslanamayacak ölçüde ciddi bir kaliteye sahiptir. Bir milyon yüz bin uluslararası öğrencinin bu ülkeyi seçmesinin sebebi de bu kaliteden dolayıdır. Lakin lise eğitimi için aynı kaliteden bahsetmek çok kolay değil. Bu yazımda lise eğitimini bu ülkede devam ettirmek isteyen öğrencilerin ve velilerin sorularını yanıtlamak amacıyla bazı bilgiler vermek istiyorum. Bu yazıya teknik bazı önemli konular yanında kendi tecrübelerimden edindiğim bazı tavsiyeleri de eklemekte fayda gördüm. ABD’deki eğitim sistemi eyaletler arasında farklılıklar gösterse de genel olarak uygulanan sistem aynı. Bu bakımdan herhangi bir eyalet üzerinden sistemin nasıl işlediğini anlatmak istemiyorum. Lakin örnekler için Florida eyaletinden bazı örnekler de paylaştım.
Öncelikle lise eğitimi için var olan sistem nasıl işliyor onu biraz inceleyelim. Lise bu ülkede dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi 9, 10, 11 ve 12 sınıf manasına geliyor. Liseyi bitirme zorunluluğu yok lakin sistem öğrencileri mezun etmek için elinden geleni yapıyor. Okullar çok erken saatlerde başlıyor okula ve bu saat genelde 7:30 olarak belirlenmiş. Okulların dağılma saati ise 15:00 genelde. Öğrenciler günde 7 adet derse girmek zorundalar. Dört senenin sonunda en az 24 kredi tamamlama zorunluluğu var. Bu rakam az farkla bütün eyaletlerde hemen hemen aynı. Son sene 3-4 kredi (ders) ile tamamlanabilir. Yarı zamanlı son sınıf öğrencileri genelde okul sonrası yarı zamanlı işlerde çalışmaktadırlar. Sömestr sistemi uygulanmaktadır. Okullar eyaletten eyalete bir iki haftalık bir sapma olmasına rağmen genelde Ağustos ayinin ikinci haftası açılıyor ve Aralık ayinin üçüncü haftasında Christmas tatilinden hemen önce kapanıyor. İkinci donem ise Ocak ayinin ilk haftası ile başlıyor ve Mayıs ayinin son haftası bitiyor. Aslında bu zaman çizelgesi onlarca ülke tarafından da kullanılmakta. Dersler arasında 3-4 dakikalık bir süre mevcut ve öğrenciler kendilerine özel hazırlanmış programı takip ediyorlar. Bir başka değişle her ders için farklı bir sınıfa gidiyorlar ve öğretmenlerin sabit sınıfları var. Gelelim ders müfredatına. Her ülke gibi bu ülkede de zorunlu dersler ve seçmeli dersler mevcut. Zorunlu dersler matematik, tarih, İngilizce, beden, sanat gibi dersleri içermekte. Örneğin Florida eyaletinde bir öğrenci, Cebir 1, Geometri ve matematikle alakalı iki seçmeli dersi lise bitmeden tamamlamak zorunda. 4 adet İngilizce dersi de lise süresince bitirilmeli. Dünya ve Amerikan tarihi de bütün eyaletlerde zorunlu derslerden. Tabii işler sadece derslerle de bitmiyor. Alınması gereken sınavlar da mevcut lise dönemi boyunca. Örneğin “Reading” ya da Cebir sınavları. Dersleriniz ne kadar iyi olursa olsun bu sınavları geçmeden mezun olamıyorsunuz. Bu sınavlar da eyaletten eyalete değişebiliyor. Ama sistem çok da zor değil. Mezuniyet oranları çok yüksek diyebilirim. Öğrenciler belli ortalamanın üzerine çıkabilirlerse okullarının anlaşmalı olduğu üniversitelerden ders alabilirler. Bu işlem genelde 11. ya da 12. sınıfta gerçekleşmektedir. Advance Placement (AP) dersleri alan öğrenciler eğer bu derslerin sene sonu sınavlarından da geçebilirlerse aldıkları dersleri ABD’deki hemen hemen her üniversitede saydırabilirler. Mezuniyet ortalama şartı genel olarak 4.0 üzerinden 2.0 olarak belirlenmiştir. Okulların %90 kadarı devlet okulu ve tamamen ücretsiz. O meşhur sarı servis otobüsleri de ücretsiz olarak taşıyor öğrencileri. Güvenlik konusu çok ciddi ele alınıyor. Son yıllarda okullarda yapılan silahlı saldırılarda onlarca çocuk yaşamını yitirdi. Bir öğrencinin silah, ölüm, suikast gibi kelimelerle şaka yapması bile anında gözaltına alınmasına sebep olabilir. Hatırlatmakta fayda var hemen hemen her okulda en az bir polis görev yapıyor. Bu rakam onlara çıkabiliyor bazı okullarda.
Bu kadar teknik bilgiden sonra gelelim okulların iç ortamlarına. Her ülkedeki ve şehirdeki gibi bu ülkede de iyi ve kötü liseler mevcut. Kötüden kastımız kalitesiz eğitim, düşük seviye öğrenci profili, yüksek suç oranı. Diğer tarafta iyi okullar üniversiteye yerleşme oranı ve eyalet sınavlarında alınan puanlarla tanımlanıyor. Her okulun bir puanı mevcut. Bu puanlama ilginç bir konuda çok çok önem arz ediyor. Amerikalılar ev kiralarken ya da ev satın alırken okulların puanlarına göre tercih yapıyorlar. Çocuklarını iyi okula göndermek onlar için de önemli. Peki bir uluslararası öğrenci bu ülkede lise okuyabilir mi? Okula kayıt yaptırmak aslında çok kolay. 18 yaşından küçük bir öğrenci için çok bir evrak istemiyorlar. Sağlık raporu ve önceki okulundan aldığı derslerin bulunduğu transkript yeterli. Tabi öğrencinin velisi (anne ve babanın olması gerekmiyor) kim olacak önemli. Yani sorumluluk kimde ve öğrenci ile alakalı kiminle muhatap olunacak netleştirilmeli. Öğrencinin İngilizce seviyesine göre normal ders almasına da izin veriliyor. Hiç bilmiyorsa English as a Second Language derslerine giriyor sadece. Burada unutulmaması gereken konu 15-16 yaşındaki bir öğrenci çok hızlı bir şekilde dili öğreneceği gerçeği. Çoğu öğrenci 2-3 ay gibi bir sürede normal ders almaya başlıyor. Zaten normal ders alırlarken de ayrıcalıkları oluyor. Kısacası öğretmenler çok fazla üzerlerine gitmiyor. Bu ülke bir göçmen ülkesi olduğundan İngilizce bilmeyen bir öğrencinin okula kayıt yaptırması çok doğal. Sistem bu duruma hazırlıklı. 1 yıl dolmadan ana dili gibi İngilizce konuşmaya başlıyor çoğu öğrenci. Bazı durumlarda öğrencileri bir önceki senenin öğrencileriyle kaydedebiliyorlar. Yani öğrenci kendi ülkesinde 9. sınıfı bitirmiş olsa da tekrardan 9. sınıfı okumasında fayda görülüyor. Benim de tavsiyem bu yönde. Bir başka değişle bu bir zaman kaybı olarak görülmemeli. Veli toplantıları, sınavlar, yoklama, devamsızlık kuralları, vb. rutin işlemler diğer ülkelerle hemen hemen aynı. Devamsızlıktan sınıfta kalma yok ama devamsızlık dersleri etkileyeceğinden okula gitmeniz zorunlu. Okulu ciddiye almayan ve dersleri de kötü bir öğrenci zaten okulu bırakıp hemen çalışma hayatına atılıyor. İş çok. İşsiz kalma derdi yok. Ama liseyi bırakmış birisinin iyi maaşla bir iş bulması da zor.
Gelelim bu ülkeye çocuklarınızı lise eğitimi için gönderme konusuna. Bu durum kişiden kişiye değişir diyerek başlamak isterim. Ama genel bir yaklaşım olarak biraz dikkatli olmakta fayda var özellikle öğrenci yalnız gelecekse. 15-16 yaşında ergenliğinin zirvesini yaşayan bir çocuk nasıl bir psikoloji içinde olacaktır bu tecrübeyi yasarken? Öğrenci çok ciddi bir kültür şoku yaşayacaktır her insanın yaşayacağı gibi. Çok farklı bir ortam ve dil yetersizliği işleri çok çok karıştırabilir. Arkadaş edinmesi çok da kolay olmayacaktır. Bu durum derslerini ciddi şekilde etkileyebilir. Yeni bir sistemde beklentilere adapte olmak da o kadar kolay olmayacaktır. İnsan ilişkileri öğrenciye çok farklı gelebilir. Farklı tarz ödevler kafa karışıklığına da sebep olacaktır. Kısaca öğrenciyi zor bir ortam bekliyor diyebiliriz. Peki diğer taraftan bu ülkeye gelip liseyi bitirmek öğrenciye nasıl avantajlar sağlıyor? Lise öğrencileri turist vizesiyle dahi okula kayıt yaptırabiliyorlar. 18 yaşından küçük olduklarından evrak işlemleri nispeten kolay. Öncelikle dil becerisini çok ciddi şekilde ilerletiyorlar diyebilirim. Dil kültürün bir parçası olduğundan beklide dil öğrenmek için en iyi mekân liseler. Öğrencinin yaşı da dil öğrenmeye daha müsait olduğundan hem daha az aksanla hem de İngilizcenin detaylarına vâkıf olarak bu becerilerini ilerletiyorlar. Okulların maddi imkânları iyi olduğundan, öğrenciler teknoloji ile daha hızlı ve daha erken tanışıyorlar. Her gün diz ustu bilgisayar kullanma imkânları oluyor. Bilim laboratuvarları da standartların üstünde. Bu bakımdan iyi bir eğitim veriliyor denebilir. Lakin uluslararası kıyaslama yapınca K-12 eğitimi ABD’de epey gerilerde. Finlandiya, Kanada, Norveç, İsveç, Almanya, İngiltere, Danimarka, Belçika gibi ülkeler genel anlamda daha iyi K-12 eğitimi vermekteler. Uluslararası sınavlarda matematik ve bilim (fizik, kimya, biyoloji, vb.) alanlarında çok da parlak sayılmaz Amerikalı öğrenciler. Bir başka değişle çok da mucizevi bir eğitim yok. Ama sıra yüksek eğitime geldiğinde kalite tavan yapıyor. Bunun nasıl olabildiği çok uzun bir yazıya konu olabilir. Liseler sıradan bir eğitim verirken üniversitelerin nasıl bu kadar ileri seviye bir eğitimle başladığı belki de finansal kapasiteye bağlanabilir. Üniversitelerin bütçeleri milyonlarca dolar. Bu imkânları da rantabl değerlendirdikleri de ortada. Öte yanda K-12 öğretmenlerinin maaşları bile sıkıntılı. İlginç bir şekilde ciddi bir iyileştirme yapılmıyor. Aslında öğretmenlerin durumunu anlatan basit bir istatistik vermem bu konunun anlaşılması için yeterli olacaktır. Amerika Birleşik Devletleri’nde öğretmenliğe başlayan öğretmenlerin %47 kadar bir kısmı ilk 5 sene içerisinde başka bir mesleğe geçiyor. Geçim derdi ve stresli bir çalışma ortamı buna sebep oluyor diyebiliriz.
Peki böyle bir ortamda lise okumayı tavsiye eder miyim? Aslında her zaman dediğim gibi, bu bir danışmanlık işi olduğundan kişinin eğitim geçmişi, beklentileri, hedefleri, vb. durumlarını anladıktan sonra net bir şey söylemek çok daha doğru olur. Lakin ailesinin yanında olduğu ya da öğrenciye psikolojik destek verebilecek bir ortamın sağlanması durumunda lise eğitimi ABD’de alınabilir. Bu sayede çok iyi bir dil kabiliyeti edineceğinden kuşkunuz olmasın. Matematik, fizik kimya, vb., dersler dünya ortalamasının çok üzerinde verilecektir. Bu kültüre adapte olması çok daha hızlı gerçekleşecektir. Bu eğitim sisteminde devam etmek istiyorsa üniversite ortamına çok yabancı olmayacaktır. Üniversite ortamının farklılığından doğan zorluklar diğer yerli öğrencilerinki kadar olacaktır. Eğitim sisteminin dışında da var olan ekonomik sosyal ve kültürel sistemlere uyum ve özümseme daha kolay gerçekleşecektir. Hadiselere bir Amerikalı mantığıyla yaklaşmaya başlayacaktır öğrenci. Bu ülkede yüksek eğitim almak isteyen bir öğrenci için bu bakış açısı bir manada zorunludur. Üniversiteye geçişte işler biraz karışır. Öğrencinin vizesinin öğrenci vizesine dönüşmesi gerekir. Artık 18 yaşında olan öğrenci için evrak işlemleri karmaşık bir hale gelecektir. Bu ülkeden lise diplomasi almış olmak da üniversite okumak için bir avantaj sağlamaz. Üniversiteler bir çok kriter getirmişlerdir öğrenci seçerken. Bunlardan en önemlisi lise mezuniyet ortalaması. İkinci önemli kriter ise SAT ya da ACT puanları. Bu iki bilgi öğrenci hakkında üniversiteye ciddi bilgi vermektedir. Liseyi burada bitiren bir öğrenciden IELTS ya da TOEFL (dil yeterliliği) istemezler sadece. Ama bu öğrenci bu ülkede okumuş zaten ona öncelik tanıyalım demeyeceklerini de bilin.
Peki isler planlandığı gitmezse neler olabilir? Aslında her ülkede her lise öğrencisinin karşılaşabileceği sorunlar bu ülkede de mevcut. Okul ortamının nasıl olduğu çok önemli. Uyuşturucu, şiddet olayları her yerde karsınıza çıkabilir. Aslında psikolojik durum öğrenme üzerinde en fazla etkiye sahip etkendir. Yani motivasyonu yeterli olan bir öğrenci matematik fizik, kimya, geometri, vb. dersleri rahatlıkla kavrayıp iyi notlarla geçebilir. Sonuçta bu konular evrensel bir dile sahip. Aynı matematik aynı fizik kuralları.
Kısa bir örnekle konumuzu kapatalım. Genelde karşılaştığım bir soru olarak lise son sınıfı ABD’de okumak isteyen öğrenciler karşıma çok çıkıyor. Her türlü adaptasyon başlığını ele aldığımızda bunun gereksiz olduğunu söylüyorum. Getirisiyle götürüsü hesaplandığında bir manada dereyi geçerken at değiştirmeye benziyor. 9. sınıfa başlayacak bir öğrenci olsa mantıklı bir adım olabilir. Ya da ailesiyle birlikte oturum almış zorunluluktan gelen bir öğrenciye de çok bir şey diyemiyorum. Bu durumda olan öğrencilere tavsiyem 12. sınıfı oldukları yerde bitirmeleri ve lisans eğitimi için hazırlıklarını tamamlamalarıdır. Zaten iyi bir başvuru 12. sınıfa başlarken ciddi bir aşamaya getirilirmiş olmalıdır. Üniversitelere başvuru işlemler zaten uzun ve teferruatlı işlemler olacağından bir de yeni bir ortamın getireceği stresle uğraşmalarını istemem bu öğrencilerin. Bir sene daha sabredip doğrudan lisans eğitimine başlamaları onlar için daha mantıklı olacaktır. Son söz olarak her zaman tekrar ettiklerimi söyleyeyim. Yurt dışı eğitim danışmanlığı kişiye özel yapılmalıdır ki en yüksek başarıya ulaşılsın.
Erkan Acar, PhD
Copyright ©
Her hakkı saklıdır. Bu yazının hiçbir kısmı, bazı kritik incelemelerde kısaca yer alan kısa alıntılar dışında, yayıncının önceden yazılı izni alınmaksızın, elektronik veya mekanik yöntemlerle herhangi bir biçimde veya herhangi bir yöntemle çoğaltılamaz, dağıtılamaz veya yayınlanamaz.