ABD’deki En İyi Okullardan Nasıl Kabul Alınır?
Amerika Birleşik Devletleri’nde bazı okullardan lisans ya da lisans üstü eğitim için kabul almak gerçekten de çok zor. Bütün dünyadan yüzbinlerce öğrencinin de hayalini süsleyen bu okulların kabul oranları gerçekten de çok düşük. Bu okulların isimlerini zaten çoğunuz biliyorsunuz. Harvard, Princeton, Yale, UPenn, Stanford, Columbia, MIT, Duke, University of Chicago ve benzeri okullar ABD’deki ilk 15 arasında sayılan okullar. Aslında bu ülkede ilk 30’daki bütün okullar gerçekten de kabul alması en zor okullar diyebilirim. Kalite farkı da tabii ki var diğer okullarla karşılaştırdığımızda. Bu okulların bu kadar seçici olmasının altında yatan sebep aslında basit, arz ve talep meselesi. Harvard Üniversitesine 2019 senesinde lisans eğitimi için 37,305 başvuru yapılmış ve sadece 1990 öğrenci kabul alabilmiş. Bu da %5,1 gibi bir orana denk gelmekte. Stanford Üniversitesinin kabul oranı %4,3 civarında ve ne kadar seçici bir okul olduğunu tahmin edebilirsiniz. Peki bu okullardan kabul almak için nasıl bir profile sahip olmak gerekiyor? Bu sorunun da ötesinde başvuru surecinde nasıl bir strateji izlenmeli ki kabul şansınızı arttırabilesiniz? Bu yazıda bu iki konu üzerinde durmak istiyorum.
Öncelikle belirtmek isterim ki uluslararası öğrencilerin ve velilerin en büyük yanılgısı bu tip okulların para ile kabul verdikleri bilgisi. Bazı zamanlarda spekülasyonlar medyada yer alsa da Okulların hepsi öğrencinin başarısına odaklanmakta. Bu cümlenin sağlamasını da yapmak aslında çok zor değil. Bahsi geçen okulların bütçeleri milyar dolarlarla hesaplanıyor. Harvard üniversitesinin bağışlardan oluşan senelik bütçesi 40 milyar dolar civarında. Diğer bir örnek olarak Ivy Lig okullar dediğimiz ve 8 okuldan oluşan gruptaki okulları verebiliriz. Bu okulların senelik toplam bütçeleri 110 milyar dolar civarı. Kısaca bu okulların paraya ihtiyacı yok. Peki medyada skandal olarak duyduğumuz bazı haberlere ne dememiz gerekiyor? Okulların kabul süreçlerinde denetleme mekanizmaları yine okulun kendisi oluyor. Yani alınmış test puanları, lise ortalaması, başarı hikayeleri, referanslar, size hiçbir garanti vermiyor kabul ile alakalı. Çok fazla sübjektif bir süreç takip ediliyor diyebilirim. Kimse de sen beni neden kabul etmedin diye çok fazla ses çıkaramıyor. Skandal olarak duyduğumuz olaylar belli şahısların belli öğrencilere torpil geçmesiyle açıklanabilir. Bu durumlarda rüşvet de dönüyor tabi ki. İnsanlar işi kılıfına uydurmasını da biliyor. Uydurmasını bilemeyenler de medya da yer alıyorlar. Ama bu hadiseler gerçekten çok az. En azından biz çok az duyuyoruz. Okulların bu şekilde maddi çıkar sağlamak istemelerini düşünmek abes. Çalışanların belli ortaklıklarla sübjektif başvuru sürecini manipüle etmeleri de her zaman olası. Para çok kapıyı açıyor ama resmi olarak ABD’deki en iyi okullar için bu söz konusu değil.
Gelelim normal yollardan ABD’deki en iyi okullardan nasıl kabul alınır sorusuna. Nasıl bir profile sahip olmanız gerekiyor bu okullardan kabul alabilmek için? Bu okullar başvuru paketinde nelere dikkat ediyorlar? Zaman yönetimi bu okullar için nasıl olmalı? Yazının en alt kısmına detaylı bir de tablo bırakıyorum bu okulların kabul oranları ve ortalama SAT puanlarıyla alakalı.
Öncelikle zaman yönetimi konusunda bazı şeyler söylemek gerekiyor. Kasım 1 bilmeniz gereken en önemli tarih. Bir sonraki senenin ağustos ayında açılacak okul için bu senenin Kasım ayinin ilk gününde başvurularınızı tamamlamanız gerekiyor. Aslında bu tip okullar Ocak 1 için başka bir son başvuru tarihi daha veriyorlar ama Kasım 1 (Early Action-Early Desicion) başvurularında kabul şansı daha fazla oluyor. Bu tip okullara genelde akademik başarısı çok yüksek öğrenciler başvuru yapıyor. Diğer bir değişle, lise ortalaması vasat olan bir öğrenci bu tip okullara başvurmayı çok düşünmez. Kabul alamayacağını tahmin ettiğinden boşuna başvuru ücreti ödemek istemez. Yani %5 ile kabul veren Stanford’a başvuru yaparken öğrenci profillerinin birbirine çok benzediğini aklınızdan çıkarmayın derim. Bu okullara kabul alan öğrencilerin profillerini 3 kategoride inceleyebiliriz. Birinci kategori lise ortalaması. Lise yıllarında bir öğrenci farklı ülkelerde eğitimini tamamlasa da ortalama 25 civarında ders alır. Bu da en az 20 farklı öğretmenden ders almak demektir. Bu öğrencinin akademik ortalamasının tesadüf olması düşünülemez. Bir başka değişle bir öğrencinin ortalaması 100 üzerinden 60 ise o öğrenci vasat bir öğrencidir. Başarılı olduğu söylenemez. O öğrenciden bir açıklama istenmez neden ders notların bu seviyede diye. Notları o öğrenciyi yansıtmaktadır. ABD’deki en iyi okullara başvuran öğrencilerin tüm dersleri A olmalıdır. Belki bir adet B, kısa bir açıklamayla telafi edilebilir. Bir ihtimal şu şekilde bir soru aklınıza gelebilir. Öğrenci çok zeki ve test puanları (SAT-TOEFL) çok yüksek. Ama haylaz bir öğrenci ve not ortalaması düşük. Transkriptinde epey bir düşük not var. “Extracurricular” aktiviteleri de bayağı dikkat çekici. Örneğin birden fazla aplikasyon yazmış ve ciddi bir kullanıcı sayısı var. Doğrudan söyleyeyim, bu profildeki bir öğrencinin kabul şansı en iyi okullar için çok düşüktür. Sebebi ise basit. Lise derslerinde başarısız olan bir öğrencinin üniversitede başarılı olması çok zor bir ihtimal. Disiplin her şeyin önünde gelir. Bu öğrenci belki kolay bir şekilde iş bulabilir yakın gelecekte ama çok iyi bir üniversite için fazla bir şansı yoktur. Lise ortalaması kategorisinde en önemli konu aslında derslerin kalitesi. Kısaca öğrencinin aldığı derslerin zorluk derecesi. ABD’de Advanced Placement (AP) dersleri lise öğrencilerine sunuluyor ve normal derslere göre daha zor dersler. Bunların yanında “Dual Enrollment” dedikleri 11. ve 12. sınıfların aldığı üniversite dersleri de mevcut. Bu derslerin transkriptlerin içinde gözükmesi öğrenci için ciddi avantaj. Tabii iyi puanlarla. Aslında en iyi okullar hemen bu derslere bakıyorlar transkript değerlendirmelerinde. Zaten bu okullara başvuran yerli öğrencilerin profillerine baktığınızda en az 6-7 AP dersi olduğunu görürsünüz. Bu AP derslerinin içinde muhakkak “AP Calculus” ve “AP Computer Science” dersleri olur. Kısaca bu öğrenci en zorlarına mı talip olmuş onu bilmek istiyorlar. Bu kategoriye öğrencinin okul sıralaması da eklenebilir. Örneğin okulda derece yapmış öğrencilerin şansları daha da artıyor. Bazı okullar mesela sadece kendi okulunda ilk %3 dilime girmiş öğrencileri kabul ediyor. Tabii bu bir genelleme olarak kabul edilemez. Peki uluslararası öğrenciler için durum nedir bu zor derslerle alakalı? Aslında ABD’deki üniversiteler de AP ya da International Bachelorette (IB) derslerinin her lisede verilmediğini biliyorlar. Lakin ciddi bir transkript değerlendirmesiyle mesela öğrencinin hangi tip matematik dersleri aldığını, hangi konulara kadar ilerlediğini bir şekilde çözüyorlar. Örneğin, lise yıllarında alınan 5 adet matematik dersinden en az 2’sinin ileri matematik olduğunu tahmin ediyorlar. Bazı durumlardan liselerden yazı bile isteyebiliyor bu okullar derslerin açılımlarıyla alakalı. Gelelim ikinci kategoriye; test sonuçları. Uluslararası öğrencilerin lisans başvuruları için alması gereken iki temel sınav var. Birincisi dil yeterliliği için TOEFL ya da IELTS. Bu sınavlardan her ikisi de en iyi okullar tarafından kabul ediliyor. Bu tip iyi okullar TOEFL için 100/120, IELTS için ise 7.5/9 ortalama puan istemekte. Bu puanların altında bir puan aldıysanız değerlendirmeye tabii tutmuyorlar başvurunuzu. Burada çok önemli bir detay daha var aslında. Hemen hemen bütün top okullar dil testindeki her bir kategori için de belli alt sınır puanları almanızı istiyorlar. Örneğin TOEFL sınavının her bir testinden (Reading, Writing, Speaking, Listening) en az 25 puan almanız isteniyor. Bir başka değişle herhangi bir testte 24 almış olmanız elenmenize sebep oluyor. Bu detay birçok öğrencinin bilmediğini gözlemledim. Gelelim SAT ya da ACT sınavlarına. Bu sınavlardan aslında istenen bir alt sınır puanı yok. En azından resmi olarak. Hatta bazı okullar bu sınavların sonuçlarını gönderip göndermemenizi size bırakabiliyor. Lakin yazılı olmayan kurallara göre sınav sonuçları önemli birer kriter. SAT testini ele aldığımızda görüyoruz en iyi okulların bir önceki sene kabul alan öğrencilerin SAT ortalamaları 1500/1600 civarında. Genel olarak “subject” test de istemiyorlar belirteyim. 1300 SAT puanı ile Harvard a girmek biraz zor. Bazı durumlarda, öğrencinin sayısal ya da sözel puanları üzerine yoğunlaşabiliyorlar. “Super score” dediğimiz farklı zamanlarda alinmiş testlerin en yüksek puanlarının “final” puan olarak değerlendirilmesi bu okullarda da geçerli. Burada belirtmek isterim ki 10 sefer SAT alıp her bir test sonucunu okullara yollamak çok güzle bir etki oluşturmaz. Benim tavsiyem bu testi en fazla 3 sefer almak. Başarılı öğrenci istediği puana bu şekilde ulaşır diye düşünüyorum.
Gelelim en iyi okullar için gerçek manada fark oluşturacak en önemli konu başlığımıza; “Extracurricular” aktiviteler. ABD’de ki her okul aslında bir şekilde derslerin dışında öğrencinin aktif olduğu konularla alakalı bilgi almak ister. Aktif olunan konular aslında çok farklı başlıkları da içerebilir. Spor, gönüllü faaliyetler, bilimsel araştırma, staj, yâri zamanlı çalışmak, sanat, yarışmalar ve daha birçok konu başlığı bu sübjektif kriter için verilebilir. Aslında okullar bu başlık altında “passion-tutku”, leadership-liderlik” ya da “social impact-sosyal etki” görmek istemekte. Gerisi öğrencinin tercihi olarak değerlendirilebilir. Örnekler üzerinden gitmek konunun anlaşılması için yardımcı olacaktır. Örneğin, lise basketbol takımında oynayan bir öğrenci. 4 sene boyunda onlarca resmi maça çıkmış ve hatta bazı madalyalar da kazanmış olsun. Okullar bu aktiviteyi, istikrar ve uzun bir sure bir takımın parçası olmuş bir bireyin başarısı olarak değerlendirecektir. Diğer tarafta, sadece 9. sınıfta az bir süreliğine okul takımında oynamak dışında, hafta sonları arkadaşlarıyla sokakta basketbol oynayan bir öğrencinin istikrarından ve bir takımın parçası olma başarısından söz etmemiz mümkün değildir. Diğer bir örnek olarak öğrenci kulüplerindeki aktivitelerden bahsedebiliriz. Öğrencinin bir kulüp üyeliği tek başına bir şey ifade etmezken, üyeliğin vermiş olduğu sorumlulukla öğrencinin yapmış olduğu aktivitelerin kalitesi ve sürekliliği başvuru süreçlerinde fark oluşturur. Bu örneği biraz daha açalım isterseniz. Öğrencimiz edebiyat kulübünün üyesi olsun. Her dönem ülkesindeki en önemli edebiyatçılarını okulunda ağırlayıp edebiyat haftaları organize etmesi çok güzel etki bırakır başvurularda. Bu öğrencinin kendisinin de doğal olarak kendi edebiyat çalışmaları da ciddi bir bütünlük sağlar diyebilirim. Öğrencinin yayınlanmış edebiyat yazıları bu öğrencinin tutkusunu “passion” göstermektedir. Bunun da üzerine, bu öğrencinin bu alanda almış olduğu ödülleri de eklersek büyük resmi tamamlamış oluruz. Bu örnekler gibi onlarca örnek sıralayabiliriz. Kısaca öğrencinin akademik başarısı ve derslerin dışında odaklandığı, çok aktif ve çok başarılı olduğu 1-2 aktivite öğrenciyi başvurularında diğer öğrencilerden ayıracaktır. Bilim olimpiyatları bu tip en iyi okulların her zaman ilgisini çekmektedir hatırlatmak isterim, tabii belli basari hikayeleriyle beraber.
Son olarak bütün bu profili zamanında ve düzgün bir şekilde sunmak en önemli konulardan. Etkileyici bir niyet mektubu (student essay), okulların sorduğu ve genelde 400 kelime cevap sınırı olan sorulara verilecek cevaplar, ikna edici referans mektupları, güzelce organize edilmiş bir özgeçmiş ve iyi bir zaman yönetimiyle yukarıda bahsettiğim en iyi okullara girme şansınızı arttırabilirsiniz. Tabii bu süreçte en önemli başka bir konu ise danışmanlık. Okullara başvurularda karşınıza onlarca bariyer çıkabilir ve sizi ciddi tereddütte bırakabilecek sorunlarla karşılaşabilirsiniz. Kabul ve burs ihtimalinizi düşürmemek için profesyonel destek almanızı tavsiye ederim.
Erkan Acar, PhD
Telif Hakkı ©
USA International Education Consulting LLC tarafından tüm hakları saklıdır. Bu yayının hiçbir kısmı, yayıncının önceden yazılı izni alınmadan, fotokopi, kayıt veya diğer elektronik veya mekanik yöntemler dahil, hiçbir şekilde çoğaltılamaz, dağıtılamaz veya iletilemez (kritik incelemeler ve telif hakkı yasasıyla izin verilen diğer ticari olmayan kullanımlar hariç). İzin talepleri için info@usaintermationaleducation.com adresine yazabilirsiniz.