ABD’de İngilizce Eğitimi (What can I do sometime?)
On binlerce İngilizce öğretmeni milyonlarca öğrenciye on yıllardır İngilizce öğretiyor ama öğrencilerin yüzde doksanı beş cümleyi art arda getiremiyor. Hangi Milli Eğitim Bakanı demiş bilemiyorum ama Türkiye’deki İngilizce eğitimi ile alakalı en güzel tespiti yapmış diyebilirim. Biliyorum da konuşamıyorumculardan, kendi işimi halledecek kadarcılara kadar gruplar üzerinde ayrıca konuşulabilir. Sahi neden biz bu işi beceremiyoruz? Yani elin Avrupalısını geçtim Korelisi, Japon’u bile bizden çok daha iyi ve rahat bu konuda. Bu İngilizce meselesiyle alakalı istatistiklere bakmanızı isterim http://www.ef.edu/epi/ Gerçekten üzücü bir tablo. Aman canim konuşmayalım bize ne el alemin konuştuğu dilden de diyemezsiniz küreselleşen dünyada. İnternet, ticaret ve araştırma dili İngilizce ve öyle ya da böyle bu dili kullanmadan uluslararası alanda var olamazsınız. Lütfen, olmayalım be bize ne demeyin. Diyorsanız bundan sonra yazacaklarımı okumanıza gerek yok. Bir Arjantinli ile Çinlinin ticaret yaparken kullandığı dil de İngilizce. Uluslararası yayınlanacak bir araştırma makalesinin de.
Konumuza geri dönelim. Ama önce sizinle bu yukarıda bahsettiğim neden bu İngilizce konusunda başarılı değiliz ile alakalı fikrimi özet olarak paylaşayım. Unutmayın bu konuyla ilgili çok farklı çalışmalar var Türkiye’de. Araştırmacılar başarısızlığın farklı nedenlerini bilimsel olarak ortaya koyuyorlar ama çok da çare bulunduğu söylenemez. Özel ilgi alanım olan bu konuda kısaca şunu söyleyeyim. Türkiye’de İngilizce bildiğini iddia eden insanların yüzde sekseni aslında İngilizce konuşmuyor. Peki ne konuşuyor? İngilizce kelimelerle Türkçe konuşuyor. Chicken translation kadar da basit de değil mesele. Kelime dizilişinden, kültürün rolüne kadar, vurgulamalardan kelime seçimine kadar onlarca problem var. Bu şahıslar için yeterli olabiliyor. Ama başkalarına bu dili öğretmeye-anlatmaya kalktıklarında olmuyor işte. Binlerce kelime ezberleyen insanlar tanıyorum. Konuşma sıfır. Matematik gibi dil öğretirseniz ve sınavları da aynı mantıkla yaparsanız öğrenci gerçek hayatta gelecek zaman için will mi kullanayım going to mu kullanayım derken beyin error veriyor. Devreler yanıyor. Epey bir örnek var aslında anlatılacak. Belki bir zaman üzerinde dururuz.
Peki ne yapalım? Aslında durum tespiti ilk yapılması gereken şey. Durumun vahametiyle yüzleşmek çok önemli. Hadi öğrendiniz biraz. Pratiği nerede yapacaksınız? Zor işler.
Yine kişiden kişiye değişse de bu dil öğrenme konusunda yapılabilecekler en fazla sayıda öğrenciyi ilgilendirecek genel bir reçete yazabilirim. Tekrar edeyim aslında yazılması gereken reçete kişiye özeldir. Onun geçmişte aldığı dil eğitimi ve gelecekle alakalı planlarını dinlemeden sağlıklı bir yol haritası çizmek çok da doğru olmaz. Neyse. Reçetemiz çok da karmaşık değil. İngilizce dilin konuşulduğu yerde öğrenilir. Aman da aman ne reçete ne reçete dediğinizi duyuyorum. Bekleyin biraz. İngilizce dil kurslarında değil lisans ya da yüksek lisans eğitimi yaparken öğrenilir. Evet. Eğer belli bir yaştan sonra başladıysanız öğrenmeye zaten sonu olmayacaktır bu öğrenmenin. Dil okulu size bir TOEFL ya da IELTS puanı verecektir ama esas öğrenme gerçek bir sınıf ortamında olacaktır. Hiçbir özrünüzün olmadığı bir master sınıfında hem konuşmanız hem sunum yapmanız hem de yazmanız beklenecektir. 10 sayfa bir araştırma yazısı yazarken terleye terleye öğreneceksinizdir yazı yazmasını. 30 kişilik sınıfın karşısında 25 dakika sunum yapıp arkasından soruları cevaplamaya çalışırken yaşayacağınız tecrübe İngilizcenizi olgunlaştıracaktır. Onlarca e-mail yazmanız bile size ciddi bir dil yeteneği kazandıracaktır. Tartışmalara katılmanız zorunludur derslerde. Dersin hocası baktı olmuyor size bir zaman verip belli soruları doğrudan sorup konuşmanızı isteyecektir. Kaçışın olmadığı bu ortamda o dili ciddi şekilde geliştireceksiniz. Biraz terleyeceksiniz ama olacak. Altını çizeyim özellikle sosyal bilimlerde okuyan öğrencilerin dil becerilerini çok daha fazla geliştirdiklerini gördüm. Son olarak da ekleyeyim zaten içine kapanık biriyseniz İngilizceyi öğrenip hayata açılacağım diye düşünmeyin. Karakter ve psikoloji çok ciddi etkenlerdir dili kullanma konusunda. Hayatın içinde olmanız da size avantaj sağlar ama 20 yıldır Amerika’da yaşayıp sadece 30 kelime bilen insanlar da tanıyorum. Her şey sizin elinizde aslında. Başlıkta da dediğim gibi what can I do sometime?
Erkan Acar, PhD
Telif Hakkı ©
USA International Education Consulting LLC tarafından tüm hakları saklıdır. Bu yayının hiçbir kısmı, yayıncının önceden yazılı izni alınmadan, fotokopi, kayıt veya diğer elektronik veya mekanik yöntemler dahil, hiçbir şekilde çoğaltılamaz, dağıtılamaz veya iletilemez (kritik incelemeler ve telif hakkı yasasıyla izin verilen diğer ticari olmayan kullanımlar hariç). İzin talepleri için info@usaintermationaleducation.com adresine yazabilirsiniz.